Güneş ışınların Yengeç Dönencesi’ne dik geldiği an Kuzey Yarıkürede yazın başlangıç noktasıdır. Bu noktadan itibaren artık günler kısalır, geceler uzar. Böylece doğanın ilk ilkel yaşama gücünü alma devresi biter ve yeni bir gelişim dönemi başlar. Bu dönemde bitkiler belli bir olgunluğa erişmiş, kök salmıştır, artık genişleme başlar. Hayvanlar hala annelerine bağımlı olsalar da topluluğun bir bireyi haline gelirler. Yükselen sıcak yüzünden insanlar eskisi kadar ağır çalışamaz, yazın başlamasıyla beraber rehavet çökmeye başlar.

Yengecin kancalarına benzeyen figür, yengecin bir tutunca bir daha bırakmayan doğasını yansıtır. Bu sembol aynı zamanda döllenmenin de sembolüdür ve bu yüzden içinde büyük bir hayat gücü taşır. Aynı zamanda Duygusal ve romantik olan yengeç burcunun sembolü sarmaldır. Bu figürde anlatılmak istenen yengeç burcunun etrafındaki insanları sevgiyle sarmaladığı ve tüm enerjisini onlara verdiğidir. Yengeç’in sevdiğine karşı çok şefkatli ama aynı zamanda tutucu olma özelliğini yansıtan bir düalizm de göze çarpmaktadır. Yengeç doğada da dışı sert, içi yumuşak bir yapıya sahiptir, tıpkı Yengeç insanı gibi…

Yengeç Burcu Su elementinin Öncü halidir. Sudan duyguları, derinliği, sezgileri, maneviyatı ve sübjektifliği alır. Öncü ise tüm bu özelliklerini kullanarak hayatta kendine bir yol açtığını, kapalılığından dolayı fark ettirmeden de olsa bir yön çizdiğini ve o yolda koşulları zorladığını gösterir. Yönetici gezegeni Ay ise tekrar duyguları ve gizemi öne çıkarır. Ay dişilik, annelik, doğurganlık ve değişkenlik içeren etkiler getirir.

Yengeç Burcu dünyayı duygularıyla algılayan, her şeyi kabuğu içinde yaşayan, bu yüzden sübjektif yapıda bir burçtur. İkizler ‘deki objektif evren yerini izlenimler ve kişisel tepkilere bırakır. Duyarlılık, hassasiyet, empati yeteneği ve hayal gücü en temel özelliklerindendir. Yengeç Burcu aşırı hassasiyetinden dolayı dünyayı zalimce görür ve kendini dış dünyaya karşı korumak, yem olmamak için bir kabuk geliştirmeye çabalar. Bu durumu, İkizler Burcu seviyesinde dış dünyayı araştırmaktan kaosa düşen bilincin iç dünyasına ve gizeme yönelmesi olarak görebiliriz. Yengeç bu yüzden kendine savunmalar yaratma zorunluluğu hisseder: Ürkeklik, suskunluk, savunma mekanizması olarak maske takmak gibi tepkiler verebilir.

Öte yandan herkesi kendisi kadar hassas farz ederek sevdiklerine karşı da şefkatli, korumacı ve anaç davranır. Merhameti, sevgisi oldukça yoğundur ve bunları ortaya koymaktan çekinmez. Başkalarını sevmek, yardımcı olmak istemek, desteklemek, korumak, beslemek gibi eğilimleri onu anaç bir yapıya büründürür.

Yengeç burcu kancalarından hiçbir şeyi kolay kolay bırakamaz. Bu yüzden geçmişe, eskiye, çocukluğuna bağlılığı çok yüksektir. Biriktirme huyu kendisi için anısı ve anlamı olan eşyalardan antika düşkünlüğüne ve koleksiyonculuğa kadar uzanabilir. Evine, yuvasına, ailesine, ülkesine, dinine, topraklarına düşkünlük gösterir, manevi değerleri onun için oldukça önemlidir ve hatta onun hayattaki temel varlık sebeplerindendir. Geleneksel değerleri korumak ve sürdürmek için muhafazakar ve kapalı da olabilir. Zevkleri de genellikle daha klasik olana yöneliktir.

Sevdikleriyle beraberken ve güvendeyken çok mutludur ve kendini ancak o zaman tam olarak açar. Bu paylaşımları en çok yuvasında yaşamayı sever. Orada kendi kabuğundadır, güvendedir, mutludur. Bu kapalılığı ve hayalperestliği iç dünyasını zenginleştirir. Empati gücü, sevgisi, şefkati, ilgisi ve duyarlılığı ile diğer insanların da kendini güvende hissetmelerini sağlar. Ailesi ve dostları, ne zaman ihtiyaç duysalar onun yardıma koşacağını bilirler

Yengeç Burcu eğer duygusal güvenlik ihtiyacını aşırıya kaçırırsa dört duvar arasında yaşamaya başlayabilir ve bu durum gelişmesinin önünü tıkamaya başlayabilir. Sonuçta yeni çevrelere girmekte problem yaşayabilir. Hayattaki değişiklikleri ve krizleri kabullenemeyerek aşırı duyarlılığın getirdiği melankoli ve depresyona kolayca kapılabilir. Ayrıca sürekli annelik rolüne bürünmesi insanlarla sağlıklı ilişkiler kurmasını engelleyici boyuta gelebilir. Çevresindekiler sürekli onu kırmama kaygısı ile doğallıklarını yitirebilirler. Bu arada Yengeç de kendi istek ve ihtiyaçlarını unutmaya başlayabilir. Bu durum onu önce kolayca sömürülen bir kişi haline getirirken, daha sonra durumu fark etmesi ile kendine yeni bir kabuk yaratabilir.

Diğer taraftan Yengeç kendi duygularına aşırı önem verebilir, aşık olduğunda her şeyi kendine hak görebilir ve duygusal şantaj kullanarak insanları yönlendirebilir. Anaçlıktan öte, cesurca bir sevgi geliştirebildiğinde ve duygularını kontrol altında tutabildiğinde daha sağlıklı bir hayat yaşayacaktır. Hayatın getirdiği beklenmedik olaylarla mücadele edebilme gücüne sahip olan, kabuğundan sıyrılma riskini alabilen, dışa açılan, güvenmeyi öğrenen, böylece gelişen, değişen, deneyimlerden kaçınmayan bir Yengeç insanı yaratıcı yönünü de daha fazla gösterebilecektir.

Haritamızda Yengeç Burcu’ndaki gezegenler veya bu burcun yönettiği evlerde duygusal güven ihtiyacı hissedebilir, duyarlı, geleneksel ve kapalı olabiliriz. Kısacası hayatımızın bazı alanlarında bu enerjiyi kullandığımıza göre, bilgimizi geliştirerek risklerinden ve potansiyellerinden de daha iyi faydalanmamız mümkün olabilir.

Yengeç burcu aşırı vurgulandığında; histerik veya çekingen kişilik bozukluğu ortaya çıkabilir. Histerik kişilik bozukluğu olan kişilerin aşırı bağımlı ilişkiler kurma ihtimalleri yüksektir. Bu kişiler kalıcı bir sevgi için adeta bir garanti talep ederler.

Genel olarak; hızlı değişen ve yüzeysel duygular, aşırı ilgi çekme arayışı, bağımlı davranış, yapmacıklık, cinsel yönden ayartıcılık, dramatik tepkiler, duyguların aşırı abartılı dışavurumu gibi özelliklere sahip olurlar.
Bu davranışların arkasında yatan neden ise; umutsuz bir sevilme ihtiyacı ile bağlantılı olan sevgiyi elde edememe korkusudur. Bir diğer uç durumda ise; söz konusu birey “çekingen kişilik bozukluğu”ndan muzdarip olabilir. Bu kişiler olası bir reddedilme ihtimaline karşı aşırı duyarlıdır.

Bağlanma ihtiyacını yoğun bir şekilde hissetmelerine rağmen, koşulsuz olumlu kabul ve koşulsuz sevgi garantisini almadıkları sürece yakın ilişki kurmak istemezler.

Bir başka deyişle, bu kişiler aşırı düzeydeki beğenilmeme ve reddedilme korkusundan dolayı yakın ilişkilere girmekten kaçınırlar