Ay’ın Dünya ile Güneş arasına girmesi sonucu ayın gölgesinin yeryüzüne düşmesiyle oluşan Güneş tutulmaları yeni ay enerjisine sahiptir. Ancak Güneş tutulmalarının etkisi daha kuvvetlidir. 13 Temmuz saat 05:47’de 20 ° 41 ‘ Yengeç burcunda gerçekleşecek olan tutulma, kısmi Güneş tutulması dır, bu yüzden Güneş’in çoğu hala görünebilir olacaktır. Yeni ay, bir döngünün sonunu ve yeni bir döngünün başlangıcını temsil eder. Yeni bir ayın etkisi yaklaşık dört hafta sürerken, Güneş tutulması genellikle yaklaşık altı ay sürer. Yeni başlangıçları, geleceğe yönelik planlamaları, hedeflerin tekrar gözden geçirildiği zamanı gösteren tutulmaların gökyüzüne bir çentik bıraktığı da söylenir. Yoğun etkilerini ise bıraktığı çentiğin aldığı transitler de daha fazla hissettirir.
Yaza damgasını vuracak olan Yengeç Burcu Güneş tutulmasına eşlik eden sabit yıldız Castor , ayrıcalık, keskin bir akıl, hukukta başarı ve pek çok seyahat, at sevgisi, ani şöhret ve itibar, servet, rezalet, hastalık, sıkıntı ve büyük sıkıntı kaybını işaret eder. Vücutta İkizler burcunun temsil ettiği kol ya da bacağın kırılmasıyla ilgili özel ilişkiyle sahip bir talihsizlik yıldızı olarak anılan sabit yıldız, sinirsel rahatsızlıkları ve sinir bozucu olaylara sebebiyet verdiği gibi, deha ve çılgınlık arasındaki ince çizgiyi de temsil etmektedir.
Güneş/Castor kavuşumu; Devlet ve dış işleri , ciddi kazalar, silahla yaralanmalar , darbeler, bıçaklar, gemi kazaları, enkazı, yüzün yaralanması, körlük, hastalık, şiddetli ateş, kötü tutum, tecavüz ,taciz, cinayet , hapis gibi durumları gündemimize taşıyabilir.,
20 ° Yengeç burcu kısmi Güneş tutulmasına karşıt açı yapan Pluton’ a baktığımızda , kimlik, benlik kazanımları yanısıra ilişkiler veya bir olaydan kaynaklı yaşanacak krizsel dönüşümlerle hayatımızı bir anda altüst edebilir. Derinlere gömdüğümüz, bilinçaltımızın yaratımı olan felaket senaryolarını tetikleyen bu sert açı, kaçtığımız korku ve gölgelerimizle yüzleşme potansiyelini ortaya çıkarır.
Yıkımla gelen dönüşümü anlatan Pluton’un aldığı konuma bakarsak, arzuladığımız mutluluğu ve başarıyı yakalamak için zorunlu olan dönüşüm zamanının geldiğini anlayabiliriz. Verilmek istenen mesajı daha iyi okumak için diğer gezegenlerin konfigürasyonuna baktığımızda, bu dönüşümü ilişkilerimiz( eş,anne,baba,patron) ,ailevi konular, aşk hayatımız, finansal konular ve yaratıcılık içeren sanatsal, ruhsal çalışmalarda yaşayabileceğimizi görebiliriz. Tabi ki bunun mücadele gerektiren zorlu çalışma ve kararlılıkla olabileceğini de belirtmek isterim.
Anın haritasında görülen Venüs/ Satürn üçgen açısı; yeni ilişkiye başlamak, mevcut ilişkiyi sağlamlaştırmak ve ileriye dönük karalar almak için ideal pozisyonda görünüyor. Yaşça olgun kişilerle tanışmaların yaşanabileceği bu dönem yeni başlayan beraberliklerin ruh eşleriyle yaşanacağını söyleyebilirim. Yine ilişkilerimizi,yeteneklerimizi, parasal kazanımlarımızı temsil eden Venüs’ün Uranüs ile üçgen açısını incelediğimizde, yaşamdan keyif aldığımız alanlarda farklılıklar yaşamaya, yeni şeyler keşfetmeye veya değişikliklere yönelmemize sebep olabileceğini görmekteyiz. Sanatsal konular da yaratıcılığın artacağı sıradışı eserlerin ortaya çıkacağı güzel bir dönemi işaret eden bu etkileşim beklenmedik kazançları da anlatmakta.. Satürn/Uranüs üçgen açısını ise direnmekten vazgeçip, kabul ettiğimiz değişim sürecini en iyi şekilde geçirmemiz için bize kol kanat germiş koruyucu olarak değerlendirebiliriz.
Tabi bütün bu gezegen konfigürasyonunun yanısıra daima ensemizde hissedeceğimiz geri hareketteki Pluton’un gölgesi peşimizi bırakmayacak, bunun farkında olalım ki tuzağına düşmeyelim. Bağımlılık, inatçılık, kıskançlık, manipülasyon, entrika, acımasızlık, başkalarının hakkına göz dikme, şiddet eğilimi, saplantılı cinsellik , doğal afetler gibi kontrol altında tutamadığımız olaylarla önümüzdeki altı aylık süreçte karşılaşabileceğimizin özellikle altını çizmek istedim.
Aslında bu tutulma içimizdeki Melek ve Şeytan’ la yüzleşmemizi sağlamak büyük bir fırsat sunuyor. Başkalarında sevmediğimiz eleştirdiğimiz, irite olduğumuz davranışların bizim ortaya çıkarmadığımız birer parçamız olduğunu idrak ettiğimiz zaman esas dönüşümü başlatmış oluyoruz.
Kısaca özetlersek; bizler bu dönemin pozitif potansiyellerinden faydalanlanmak istiyorsak öncelikle; kendi kontrolümüz sağlayıp bireysel değişim ve dönüşümümüzü gerçekleştirebilmek için inatla direndiğimiz bağımlılıklarımızdan, zararlı alışkanlıklarımızdan kurtulmak için harekete geçmeliyiz. Şunu da bilmeliyiz, yoğun dönüşüm enerjisine sahip tutulmalar her ne kadar zorlu ve yıkıcı gelse de bizleri daha iyi bir şeye dönüştürmeye çalışır. Seçimimizi, kendimizi ruhumuzu evrimleştirebilmek için bizi aşağı çeken çürümüş enerjilerden özgürleşmekten yana kullanırsak bu sınavdan başarıyla geçen taraf olabiliriz. Yeter ki gölgemizin esiri olmayalım. Kendi karanlığımızla yüzleşip neyle savaşacağımızı bilelim.